AKP'nin Kısa Tarihi
“AKP ile Cemaat arasında bir ortakyaşarlık (sembiyotik) ilişkisi vardır. Bu ilişki takır tukur bir mekanik ilişki değil, tam anlamıyla bir biyolojik ilişkidir, yani iki canlı varlığın iç içe geçmiş hayati ilişkisidir. Herhangi bir şekilde biri zarar görürse ikincisi de zarar görür. Peki bu ilişki neden sona erdi, ortakyaşam ilişkisi sona erince taraflar üzerindeki etkisi ne olur?”
“İktidardaki hükümeti beğenmemek, onu değiştirmek, onun yerine geçmeyi istemek başka, iktidarı ele geçirip devletin yapısını ve rejimini değiştirmeye yeminli olmak başka. Bunlardan birincisi demokratiktir ve yasaldır; ikincisi ise anayasa ve yasadışıdır.”
Türkiye aydınlanma mücadelesinin usta ve keskin kalemlerinin başında gelen isimlerden Özdemir İnce AKP’nin Kısa Tarihi’nde, Türk sağının ve özellikle de AKP’yle başlayan ulusal devletin tasfiye sürecinin ideolojik, siyasi, ekonomik ve sosyal temellerini irdeliyor. AKP’nin kuruluşundan 17-25 Aralık sürecine, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarından Topçu Kışlası ve Gezi olaylarına kadar bütün kritik dönemlerde hareket tarzını belirleyen bitmek tükenmek bilmeyen Cumhuriyet düşmanlığına mercek tutuyor.
Şiir ve Gerçeklik
Sadece şiirleriyle değil şiir üzerine yazdıklarıyla da bir kuşağın en önemli şairlerinden Özdemir İnce’nin alanındaki en etkili kitaplarından Şiir ve Gerçeklik, yıllardır tekrar baskısı yapılan önemli bir klasik haline geldi.
Şairin kim olduğuna, neler yazabileceğine, sağlıklı oluşması için nerelere bakması gerektiğine dair düşüncelerini ilk önce edebiyat dergilerinin hararetli ortamında demlendiren İnce’nin edebiyatı etkileyen görüşleri, sadece çağdaşları tarafından değil, seksenlerden bu yana her yeni kuşaktan okurlar ve şairler tarafından da dikkate alınıyor.
Şiir ve Gerçeklik’te yer alan klasikleşmiş metinlerde Özdemir İnce şiirin ve yazının ne olabileceği kadar ne olmaması gerektiğine de dikkat çekiyor; şairin sadece yerel değil evrensel kökenine ve ailesine de bakıyor; şiir eleştirisinin hangi düzlemlerde, hangi ölçütlerde yapılabileceğine işaret ediyor; kof olanın parlamasına karşı zamana nelerin, neden kalabileceğini irdeliyor.
Zaman, bu metinleri eskitememiş, belki de her zamankinden daha gerekli hale getirmiş. Şiire derinlemesine yaklaşmak, düşünerek ele almak isteyen herkese mutlaka okuması önerilecek yazılar var Özdemir İnce’nin kitabında.
Türk Aydınlanması ve Laiklik
Türk aydınlanmasının öncülerinden Mahmut Esat Bozkurt’a göre: “Dinle devlet birbirinden ayırt edilmedikçe din devlete direktiflerini veriyor ve zalim hükümdarlarla onların tabilerinin elinde bir tahakküm vasıtası oluyordu. Hükümdarların ve onların hükümetlerinin en fena hareketleri dinle meşru gösteriliyordu.”
Hatta Mahmut Esat Bozkurt’un okuduğu Mecma ül-edeb adlı bir risaleye göre: “Padişah, halife zalim olsa da ona itaat gerekir. Çünkü her millet layık olduğu idareyi bulur kaidesi şeriatın esasıdır. Bunun aksine hareket edenler kâfir olurlar.”
Özdemir İnce, Türk Aydınlanması ve Laiklik’in ilk bölümünde, Tanzimat’tan Birinci Meşrutiyet’e, İttihat Terakki’den Cumhuriyet’in ilanına ve Cumhuriyet Devrimleri’ne kadar aydınlanma mücadelesinin siyasi ve ideolojik temellerini inceliyor. İkinci bölümde ise aydınlanmanın temeli olarak laikliğe ve özellikle AKP döneminde Türk siyasetinin laiklik karşıtı faaliyetlerine ışık tutuyor.